Juliet’e mektuplar Amanda Seyfield, Christopher Egan ve Vanessa Redgrave’in başrollerini paylaştığı romantik komedi türündeki filmdir. Eğer kısa bir özet geçmem gerekirse, her şey en büyük hayali yazar olmak olan Sophie (Amanda Seyfield)’nin balayı tatili için aşıklar şehri Verona’ya gelmesiyle başlar. Sophie orada Juliet’in Evi’ni ziyarete gelenlerin evin duvarına , yardım ve tavsiye isteyen aşk mektupları bırakmalarını izleyerek bütün gününü Juliet’in Evinin bahçesinde geçirir ve balayı olmasına rağmen kendisini yalnız bırakan nişanlısı Victor hakkında düşünür. Victor (Gael Garcia Bernal) -Sophie’nin nişanlısı – işkolik bir aşçıdır . Balayını nişanlısıyla geçirmekten çok yemek müzayedelerini gezer ve Sophie’yi tek başına bırakmakta herhangi bir sorun görmez. Haliyle solo takılan Sophie , İtalya ‘ya gelmek için o kadar yolu tepmesine rağmen orada dolaşmak yerine tüm gününü Juliet’in balkonun altında geçirdiği için kapanma saatine kadar kalır ve bir bayanın yazılan mektupları sepetine atıp gittiğini görür. Bu olayı merak eden Sophie, Juliet’in sekreterleriyle tanışır. Bu bayanlar gelen mektuplara Juliet adıyla cevap yazıp bahtsız aşıkların başına derman olmaya çalışıyorlardır. Başta da bahsettiğim gibi yazar olmaya pek hevesli olan Sophie de onlara katılır ve mektupları toplarken elli yıl önce yazılmış bir mektupla karşılaşır. Zaten asıl ilginç kısım şimdi başlıyor. Sophie , Milka ineği kadar kalpleri yumuşatan bir mektup yazıp, mektubu sahibine yani İngiltere’de yaşayan Claire ‘e gönderir. Sonra ne olsa beğenirsin! Claire torunu Charlie ile birlikte İtalya ‘ya gelir ve üçü birleşip Claire’in mektubunda bahsettiği Lorenzo’sunu aramaya başlarlar. Sonunu söylersem muhtemelen ayıp olur o nedenle isteyenler buradan itibaren diğer paragrafa geçebilirler. Filmin sonunda Lorenzo’yu bulurlar ve Sophie evine döner gerçi bu çok üzücü çünkü Sophie ve Charlie birbirlerine aşık olmuşlardır. Ancak üzülmeyin çünkü daha film bitmedi! İki ay sonra ,nişanlısından ayrılan Sophie’ye Claire ve Lorenzo’nun düğün davetiyesi gelir ve düğünde tekrar karşılaşan Sophie ve Charlie‘nin de birbirine kavuşmasıyla , film biter. Mutlu son.
Eğer kafanızı dağıtmak niyetindeyseniz ve sabun köpüğü kıvamda tatlı , romantik bir film arıyorsanız doğru adrestesiniz. Şahsen ben 105 dakika boyunca kafamı dağıtmak için gereken her şeyi bu filmde buldum. Bir kere İtalya var işin içinde, ki çekimler olsun ülkeden manzaralar olsun benim için tam bir uçak bileti arama sebebiydi .İkincisi tatlı bir film olduğunu elli kilometre öteden anlayabilirsiniz bu nedenle filmin sonunda beni depresyona sokacak durumlar olmadığını bilmenin rahatlığıyla izledim tüm filmi. Üçüncü ve son olarak , Amanda Seyfield vardı. Ki ben kendisini çok severim. Yani istediğiniz kişiyle rahatça izleyebileceğiniz romantik bir film. Tabi sadece romantik değil , aynı zamanda komedi olduğu için çok da eğlenceli. Eğer film bittiğinde kendinizi Verona aşkıyla yanıp tutuşur halde bulursanız korkmayın , doğaldır. Sakince geçmesini bekleyin ve bir sonraki filme geçin . Şimdiden iyi seyirler.
Eğer kafanızı dağıtmak niyetindeyseniz ve sabun köpüğü kıvamda tatlı , romantik bir film arıyorsanız doğru adrestesiniz. Şahsen ben 105 dakika boyunca kafamı dağıtmak için gereken her şeyi bu filmde buldum. Bir kere İtalya var işin içinde, ki çekimler olsun ülkeden manzaralar olsun benim için tam bir uçak bileti arama sebebiydi .İkincisi tatlı bir film olduğunu elli kilometre öteden anlayabilirsiniz bu nedenle filmin sonunda beni depresyona sokacak durumlar olmadığını bilmenin rahatlığıyla izledim tüm filmi. Üçüncü ve son olarak , Amanda Seyfield vardı. Ki ben kendisini çok severim. Yani istediğiniz kişiyle rahatça izleyebileceğiniz romantik bir film. Tabi sadece romantik değil , aynı zamanda komedi olduğu için çok da eğlenceli. Eğer film bittiğinde kendinizi Verona aşkıyla yanıp tutuşur halde bulursanız korkmayın , doğaldır. Sakince geçmesini bekleyin ve bir sonraki filme geçin . Şimdiden iyi seyirler.